Takım Olmak

Devamını okumak için...
Benimle ve benim ilgilendiğim herşey ile ilgili
Doktor sinirin dirseğin içerisindeki oluk gibi yerden (elinizle kontrol ederseniz belli oluyor) kolun iç kısmına alacağını söylemişti. Bu operasyona da "anterior submuscular transpozisyon" deniyormuş. Ameliyat yaklaşık bir saat sürdü. Sanırım narkozun etkisi tamamen geçmeden odasına getirdiler. Başlangıçta ağrısı oldu ama benim tahmin ettiğimden daha çabuk ağrıları azaldı.
Odaya ilk getirdiklerinde benim içim çok kötü oldu. Nedenini anlamadığım bir şekilde midem bulandı ve sık sık odadan çıkmak zorunda kaldım. Annemi o halde görmek mi, yoksa narkoz kokusu mu bilemiyorum.
Şimdi, bir hafta sonra, herşey yolunda görünüyor. (En azından telefonda bana öyle söylüyorlar.) Yavaş yavaş normal hareketlerini yapmaya başlıyor. Umarım kısa zamanda eskisinden daha iyi olur. (Ameliyat sonrası tedavi burada)
Biraz da gereksiz bilgi:
Elimize üç tane sinir gidiyormuş: Ulnar, median ve radial. (Ulnar sadece küçük parmağa ve yüzük parmağına, median ve radial baş, işaret ve orta parmağa. Sanırım bu yüzden bu parmaklar daha hassas.)
Cubit latincede kolun alt kısmı anlamına gelen "cubitus" dan geliyor ve uzun yıllar bir ölçü birimi olarak kullanılmış. 45 cm veya 18 inç.
Daha gereksiz bilgiler:
Bileğiniz ile dirseğiniz arasındaki mesafe tam olarak ayak ölçünüzde. Buradan. (denemesi komik oluyor.)
Dilini dirseğine değdirebilen pek az kişi varmış. (Bunu denemesi daha komik.)
Hayatı hızlı yaşayarak içini daha fazla doldurmaya çalışıyorum.
Hızlı yaşadıkça zaman daha çabuk geçiyor. Hayatın içine doldurmaya çalıştıklarımdan da tat alamadan zamanın hızla geçtiğini görüyorum.
Hızla giden bir trende gider gibiyim. Dışarıdaki manzarayı izlemeye çalışıyorum. Gördüğüm ise sadece bu.
Bazen trenden inmek ve bana el sallayan çocuklarla konuşmak istiyorum; onlarla beraber çimlere yatıp bulutları bişiilere benzetmek.
En çok da onlu yaşlarımdaki yaz öğleden sonralarını özlüyorum. Dışarısı sıcaktan kavrulurken kalın pardeler ardında serin serin evde yapacak birşey olmamasından sıkılmak istiyorum.
Güzel bir yemeği yerken lezzeti uzun sürsün diye yavaş yavaş yemek istiyorum. Lezzet çok olsun diye bol bol yemek değil.
Acele etmemek; zorunda kalmamak, tadını çıkarmak istiyorum.
Sahi; siz en son ne zaman bulutlara bakarak bişiilere benzetmeye çalıştınız?
Devamını okumak için...
Etiketler: Fenerbahçe
Güncemin şablonunu değiştirdim. Bağlantılar bölümüne de yenilerini ekledim. Diğer kişisel güncelere kalıcı bağlantı vermeden önce site sahibini haberdar etmek ve hatta izin almak gerektiğini düşünüyorum. Ulaşabildiklerime buradan bağlantı vermeye çalışacağım.
Bakalım güncemin bu yeni yüzü onu daha kolay okunur kılacak mı?
Devamını okumak için...
Uzun süredir iple çektiğim tatil sona ermek üzere. İlk defa tatil bana da uzun geldi. Artık bitsede işe başlasak dedim. Üç hafta izin gerçekten iyi kan yapıyormuş. Bütün yılın yorgunluğundan ve stresinden sonra çok iyi geldi. Özellikle izne hafta içinde başlamak ve hafta içinde tekrar dönmek rahatlatıcı oluyor. İlk haftadaki iş günlerinde tatile zihin olarak hazırlanılıyor ve işler toparlanıp devrediliyor. Tatilden sonraki iki-üç günde de ancak intibak sağlanıyor. Pazartesi sendromu olmuyor. Tam çalışma temposuna girerken tekrar haftasonu geliyor. İmkanı olan herkese tavsiye ederim.
Tatil süresince blog sayfamızda tatile girdi. Tatil öncesi son yazıyı 21 Temmuz'da yazmışım. Arada ufak bir hatırlatma yazısı 29 temmuz tarihli. Bugün itibariyle günlük olarak yazmaya devam edeceğim.
Tatil boyunca konularda birikti. İlginç birşey görünce yada aklıma gelince bunu blog'a yazayım diyorum. Her ne kadar Karalama Defteri'nden Zoti bana bir Moleskine hediye ettiyse ve ben bu defteri tatilde yanımda götürdüysem de hiç bir not almadım. Götürdüğüm gibi getirdim. Nasıl olsa hatırlarım dedim. Şimdi yazmaya oturunca "neydi yav?" diyorum kendi kendime. "Bi daha ki sefer kesin not alıcam" desem de kendim de inanamıyorum.
Tatilin ilk kısmını daha önce yazmıştım. Can ve Burcu ile beraber Antalya'da Club Voyage Sorgun Select'e gitmiştik. Burada altı gece geçirdik. Sonra istanbul'a döndük. İş için yaptığım uçuşlar sağolsun; tüm tatildeki uçakbiletlerini Miles&Miles'da birikmiş millerle aldık. Erken rezervasyon sayesinde indirimli tarifeden alabildik biletleri. İstanbul'da bir gece kalıp arabayla Ankara'ya gittik. Bu yolculuk ve Ankarada kullanım için Can'a araba koltuğu almıştık. Yol boyunca hiç uyanmadı. Biz de mola vermeden gittik. Arabanın dikkatli gidildiğinde nekadar tasarruflu olduğunu ölçmek için sürekli 130 km/s ile gittik. 100 km'de ortalama 5.2 lt. dizel yaktı. yaklaşık 20 lt. yakıt ile Ankara'ya ulaştık. Çıkarken depoyu tamamen doldurmuştum. Ankaya vardığımızda sadece bir çeyrek eksilmişti.
Ankara'da iki gece kaldık ve pazartesi sabah 07:30 uçağı ile direkt Bodrum'a geçtik. Orada üç gece kaldık ve İstanbul aktarmalı olarak perşembe gece yarısı Ankara'ya vardık. Cuma günü akşam üstü arabayla tekrar istanbul'a doğru yola çıktık. Ekonomi yapmadan 3 saat 15 dakikada istanbul'a geldik. 100 km de ortalama 6,8 lt. yakmışız. Akşam eve geldiğimizde kapıda can'ın yorumu tatili özetledi: " İstanbul bitince nereye gitcez?" :))
Tatilde gezdiğim yerleri ayrıca anlatacağım. Özellikle Bodrum'da gittiğim birkaç yeri tavsiye etmek isterim. Ayrıca bu tatilde üç kitap bitirebildim. Bir tanesininde yarısındayım. Bunlarla ilgili yorumlarımı da paylaşmayı planlıyorum.
Cumartesi günü Ayşe Teyzemizin Neşe'si (ve can'ın sevgilisi) evlendi. Nikaha beraber gittik. Can Neşe'yi gelinlikle görünce yaklaşık 15 dakika hiç konuşmadı. Önceden "ben senin evlenmeni istemiyorum" diyordu. :)
Cumartesi akşam ise Fenerbahçe maçına gittik ailecek. Ayrıca yorumlayacağım.
Pazar günü maaile (Zoti, Shemsa, Ali, Mesut, biz) Kilyos'a Burç Beach'e gittik. Sonrasında da trafiğin azalmasını beklerken kendin pişir yaptık. Yine hepimiz doyduk ve mangalda pişmiş etler kaldı. Eskiden olsa hiç affetmezdim. Ama zaten tatilde diyetimizi bozmuş olmamızın ve verilen 4 kilonun geri alınmasının veridiği bir sıkıntı var. Bir de üzerine mangaldakileri koymayalım dedik.
Tatil bu kadar. Çalışma için enerji toplanmış durumda. Bir de nerede çalışıyordum; onu hatırlasam :).
Devamını okumak için...