8 Mayıs 2008

Geri Sayım

Heyecan son haddinde. Koşturmacadan sakin sakin düşünmeye çok fırsat olmadı. İnşallah bir aksilik olmazsa iki gün sonra bu aralar iki çocuk babası olacağım.

Dünyaya yeni bir insanın gelmesi ne muhteşem birşey.

Hayırlısıyla gelsin de düşüncelerimi sizinle paylaşırım.
Devamını okumak için...

5 Mayıs 2008

Teşekkürler Fenerbahçe

Dün akşam psikolojik olarak bir çok gelgiti olan bir maç yaşadık. Çok keyifliydi. Daha iyi anlaşılması için kronolojik olarak anlatayım:

19:00 FB-Gençler ve GS-Sivas maçları başlıyor. Radyolar ayarlandı. Kulaklıklar takıldı. Gözler sahada kulaklar Sivas'ta.
19:13 Fenerbahçe oyuna çok iyi başlayamadı. Sıkıntı var. Taraftar gergin. Birden Sivas'tan gol haberi. Song kendi kalesine atmış. Tribünler hareketleriyor. İlk defa doğru dürüst tezahürat. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, Sivas ikinci biz üçüncüyüz. Bir gol atarsak şampiyonluk şansı var.
19:30 Bir türlü oyun kuramıyoruz. Kendi ceza sahamız hizasından taç kullanıyoruz. Topu rakibe atıyor Uğur. Tek pas, düzgün vuruş ve gol yiyoruz. Yıkıldık. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, Sivas ikinci biz üçüncüyüz. Fakat Bjk ile aynı puan. Dördüncü olma ihtimali. Aman Allah korusun; avrupa kupaların hayal.
19:40 GS beraberlik golünü attı. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, biz ikinci Sivas üçüncü. Şampiyonlar ligi olabilir.
19:42 GS yine gol attı. Şampiyonluk gerçekten hayal. Olmayacak bu iş. Hala averajla ikinciyiz.
19:45 İlk yarının son saniyesi. Serbest vuruş. Alex topa yaklaşıyor. Ben Ersel'e soruyorum: "Gol olsa sevinir misin?" Gol oluyor. Sevinmeyecekmişiz :). Hala ikinciyiz. Bu sefer puan farkı.

Devre oluyor. Sıkıntıdan tribünlerin fuayesinde bir aşağı bir yukarı volta atıyoruz.

19:50 Sivas bir tane daha atıyor. GS ile durum berabere. Bizde de beraberlik var. Hadi Sivas. hadi Fener.
19:52 Gökhan'ın ortası. Nefesler tutuludu. Semih yükseldi. Kafa ve goool. Hala ikinciyiz. Ama bir de Sivas atarsa şampiyonluk bile olur.
19:52 Gole sevinemeden GS'nin gol haberi geliyor. Şampiyonluk hayalleri 30 saniye sürüyor.
20:22 Sivas beklenen golü attı. Ama geç oldu. Yemeden atacaklardı. GS ile puan farkı bir.
20:26 Semih'le farkı ikiye çıkardık. Tamam artık bu maç bizim. Ama yetmiyor.
20:31 GS bir tane daha attı. Artık şampiyonlar ligini garantiledik. Ama şampiyonluk gitti.
20:37 Gereksiz bir gol yedik. Aman diyim. Yine laubalilikten maçı vermeyelim.
20:43 Şaban skoru belirledi.

Bu heyecandan ve bir bağırıp bir susmaktan sesim kısılmış. Heyecandan oldu herhalde, normal maçlarda bağırınca bişii olmuyordu. Bu kadar gitgel yaşamak yoruyor insanı.

Ayrıca dün akşam tribünlerde kendi aramızda bu yıl seviyesi, heyecanı yüksek maç seyretmekten psikolojik olarak yorulduğumuzu konuştuk. Hem takımın, hem tüm yönetimin hem de taraftarların bu konuda da bir kondüsyon kazanması gerekiyor. Bu yıl kondüsyonumuz yetmedi. Gelecek yıl önelemeleri geçip bu konuda bir aşama daha kaydedebileceğimiz için seviniyorum.

Bu yıl seyrettiğim Inter, PSV, Sevilla, Chelsea maçlarından aldığım keyfi tarif edemem. Bir futbol müşterisi olarak buyılki kombinemin karşılığını defalarca aldım.

Bu yıl bize yaşattıkların için tekrar çok teşekkürler Fenerbahçe.




Devamını okumak için...

25 Mart 2008

Koşuyorum

İnanamayacaksınız ama koşuyorum. Buralara yazıp rezil olmadan önce biraz alışayım dedim koşma işine. :) Artık zamanı geldi.

Bilirsiniz gaz adamımdır ben. İki senedir bir faydasını görmesem de yaptığım düzenli spor sırasında iki dakikadan fazla koşamıyordum. Millete bakıyorum tazı gibi maşallah. Dedim vardır bunun bir yolu yordamı. Biraz araştırdım. Koşu ile ilgili bayaa bi site falan buldum. Oradan yeni başlayanlar için programlar buldum. Yavaş yavaş gelişmeye başladı. Beş dakika on dakika derken önce yarım saate sonrada kırkbeş dakikaya çıkardım. Rekor 1 saat kesintisiz.

Gaza gelmemde ne büyük etken araştırmalar sırasında bulduğum Nike+ oldu. Önce ayakkabıyı nike+'a uygun olacak bi ayakkabı aldım. Air Pegasus. Ayakkabını içine konulan bir çip ipod'a takılan ufak bir cihazla haberleşiyor. İpod'da koşu bilgilerini depoluyor. Arada düğmesine basınca hız, süre, km bilgilerini falan da veriyor. Sonra bir ipod edindim nike+ kiti ile beraber.

Böyle ıvır zıvır, alet edevat işlerini sevdiğimden gaza geldim. Koşu için iyi de motivasyon oldu.

Bi ara evde ipod'a takılan aleti kaybettim. Kendime çok kızdım. (Zaten en çok kendime kızıyorum.) Bi düzenli işe yapamıyorum diye. Neyse Burcu sağolsun buldu da keyfim tekrar yerine geldi.

Koşuları blog sayfasında da yayınlayabiliyormuşum. Yan tarafa eklemeye çalıştım. Bakalım umarım çalışır.

Bu koşma işi ile ilgili bir hedef daha belirledim ama şimdilik açık etmeyelim :))
Devamını okumak için...

7 Şubat 2008

SİS

Türkiyenin tamamını sis kaplamış bu hafta. Görüş mesafesi düşmüş. İleriyi göremediğimiz gibi geride olanları da göremiyoruz; olduğumuz yere nasıl geldiğimizi farketmiyoruz (bir de balık hafızamızdan dolayı hatırlayamıyoruz).

Sis basmasını fırsat bilenler yavaş yavaş hedeflerine ilerliyorlar.

Sis dağıldığında göreceğiz nereye geldiğimizi ama geç olacak.

Bu haftaki sisi ileride neyazık ki çok hatırlayacağız çok.
Devamını okumak için...

11 Ocak 2008

Diyet

Dün akşam Kayseri'den İstanbul'a uçakla döndüm. "Ne var bunda? Diyetle ne alakası var?" diyecesiniz.
Kayseri uçuşları iş seyahatlerinden ve Kapadokya ziyaretlerinden dönenlerle genelde tamamen dolu oluyor. Dün de tüm uçak doluydu. Hatta tüm ara koltular da dahil hiç boş yer yoktu.
Tek bir yer hariç. Yanımda oturan kocaman göbekli kocaman adamla benim aramdaki ara koltuk !!?
Check-in yapan görevliler bize bişiiler anlatmaya çalışıyorlardı sanırım.
Tekrar başlıyoruz.
Diyet Episode XXVII

Devamını okumak için...

3 Ocak 2008

Dünyanın en güçlü adamı

Eurosport'ta yayınlanan çok gereksiz bir yarışma var. Dünyanın en güçlü adamı. Gereksiz bir adam olduğum için denk geldiğim de izlerim. Hatta bazen can'la beraber izliyoruz.


Geçenlerde can babasının ne kadar güçlü olduğunu anlatırken "Dünyanın en güçlü adamı yarışmalarındakiler kadar güçlü" ifadesini kullandı.


Bir baba olarak sorunluluklarımı, can'ın sevgisini, beni nasıl gözünde canladırıp algıladığını tekrar düşündüm. Babalık süper bişii; insan kendini dünyanın en güçlü insanı gibi hissediyor. :)

Devamını okumak için...