22 Ocak 2009

Mobilya

Bugün izinliydim. Daha iki hafta olmadan izin aldim. Nedeni ise yine ev ile ilgili isler.

Nihayet siparis verdigimiz mobilyalarin bi kismi gelebildi. Nihayet bugün evde halinin disinda bi seyin ustune oturabildim. Mutluyum gururluyum. Bi de yataklar yani silteler gelse yatabilecegim bile. Iste o zaman degmeyin keyfime :)
Devamını okumak için...

17 Ocak 2009

Ev

Tasiniyorum yavas yavas. Burasi Türkiye'den sonra hizmet sektörü acisindan cehemmen gibi. Türkiye'de hizmetin kiymetini bilelim valla. Adamlar depolarindaki satin aldigin ürünü eve getirmek icin iki hafta sure istiyorlar. Telefonla randevu falan bi suru ugrastiriyolar.
Simdilik hala oteldeyiz. Ev yasanabilir hale gelir gelmez eve gecmeyi planliyorum. Otel, en iyisi bile olsa, bi yerden sonra cekilmiyo. Neyseki geliken Playstationu getirmistim. Otel odasinda DVD seyredim oyun oynuyorum. Daha dogrusu zaman kalirsa. Genelde isten gelip seriliyorum yataga. Bi kac kez otelin fitness'ine gittim. Yeni baslangic; saglikli olalim, dikkat edelim durumu.
Bugun sabah cumartesi olmasini firsatbilerek alisverise ciktim. Televizyon, dvd, ses sistemi ve mutfak robotu (cok yemek yapicam ya.) aldim. Zor oluyo benim alisverislerim. Karar verene kadar kili kirk yariyorum. Karar verip sonra ustune bi gece uyuyorum. Sabah kalktigimda gönlümden ne geciyosa gidip onu aliyorum. Birazdan internetten buldugum digiturk bayiine gidicem bakalim nedir durumlar.
Hava guzel etraf kalabalik. Buradaki ikinci hafta sonu. Kac kaldi acaba? (askerlik gibi :) ). Bi ara sayip buraya yazarim.

Devamını okumak için...

16 Ocak 2009

Bir hafta

Zaman cok cabuk gecti. Gelir gelmez bi sürü isin icinde buldum kendimi. Herherdeki gibi aslinda yine takip edilecek isler; bütceler, planlar, yan sanayiler, bölümler arasi dengeler.

Komik geliyo aslinda bunlari farkli bir acidan farkli bi ulkede gormek. Oyun gibi hersey. Yeni insanlarla tanisiyosun, ayni yönetim seviyesinde coorporate bi samimiyet. Klübe hosgeldin durumu. Bi de sana bicilen rol belli. Ona gore sana davraniyolar. Bi bakiyosun sen de sana bicilen role gore davraniyorsun. Eglenceli ama bunu gorerek hepsini yasamak.

Is disinda ilk hafta fazla bisi yapamadim. Bi tek; buranin alisveris caddesinde yururken nereli oldugunu bilmedigim bi sokak calgicisi "Akdeniz aksamlari"ni bozuk aksanla soylerken kendimi gulumseyerek eslik ederken bulmam ilginc geldi. Cok hosuma gitti dinlemek. Ben de onla berbaber söyledim. Bu mudur dedim; ilk gunden memleket ozlemi ;)



Devamını okumak için...

10 Ocak 2009

....

Burcu'yu yolcu ettim simdi. Bi tuhaf oldu icim. Ilk defa birisini yolcu ediyorum almanya'dan. Bi de burcu olunca giden haliyle biraz zor oldu.

Bu dört gün görev bilinciyle zamanimizi iyi degerlendirdik. Yapilacak o kadar cok is vardi ki, o tanidik hikayedeki gibi bazen ruhlarimiz yetismekte zorlandi. Yorgunluktan sevinecek halimiz bile olmadi tamamladigimiz islere.

Özetlemek gerekirse; tuttugumuz evi devraldik. Bi suru esya falan aldik.

Artik evi yasanabilir hale getirmek kaldi. Yapariz yavas yavas.

Gelismeleri buraya yazariz artik.
Devamını okumak için...

8 Mayıs 2008

Geri Sayım

Heyecan son haddinde. Koşturmacadan sakin sakin düşünmeye çok fırsat olmadı. İnşallah bir aksilik olmazsa iki gün sonra bu aralar iki çocuk babası olacağım.

Dünyaya yeni bir insanın gelmesi ne muhteşem birşey.

Hayırlısıyla gelsin de düşüncelerimi sizinle paylaşırım.
Devamını okumak için...

5 Mayıs 2008

Teşekkürler Fenerbahçe

Dün akşam psikolojik olarak bir çok gelgiti olan bir maç yaşadık. Çok keyifliydi. Daha iyi anlaşılması için kronolojik olarak anlatayım:

19:00 FB-Gençler ve GS-Sivas maçları başlıyor. Radyolar ayarlandı. Kulaklıklar takıldı. Gözler sahada kulaklar Sivas'ta.
19:13 Fenerbahçe oyuna çok iyi başlayamadı. Sıkıntı var. Taraftar gergin. Birden Sivas'tan gol haberi. Song kendi kalesine atmış. Tribünler hareketleriyor. İlk defa doğru dürüst tezahürat. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, Sivas ikinci biz üçüncüyüz. Bir gol atarsak şampiyonluk şansı var.
19:30 Bir türlü oyun kuramıyoruz. Kendi ceza sahamız hizasından taç kullanıyoruz. Topu rakibe atıyor Uğur. Tek pas, düzgün vuruş ve gol yiyoruz. Yıkıldık. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, Sivas ikinci biz üçüncüyüz. Fakat Bjk ile aynı puan. Dördüncü olma ihtimali. Aman Allah korusun; avrupa kupaların hayal.
19:40 GS beraberlik golünü attı. Maçlar böyle biterse GS şampiyon, biz ikinci Sivas üçüncü. Şampiyonlar ligi olabilir.
19:42 GS yine gol attı. Şampiyonluk gerçekten hayal. Olmayacak bu iş. Hala averajla ikinciyiz.
19:45 İlk yarının son saniyesi. Serbest vuruş. Alex topa yaklaşıyor. Ben Ersel'e soruyorum: "Gol olsa sevinir misin?" Gol oluyor. Sevinmeyecekmişiz :). Hala ikinciyiz. Bu sefer puan farkı.

Devre oluyor. Sıkıntıdan tribünlerin fuayesinde bir aşağı bir yukarı volta atıyoruz.

19:50 Sivas bir tane daha atıyor. GS ile durum berabere. Bizde de beraberlik var. Hadi Sivas. hadi Fener.
19:52 Gökhan'ın ortası. Nefesler tutuludu. Semih yükseldi. Kafa ve goool. Hala ikinciyiz. Ama bir de Sivas atarsa şampiyonluk bile olur.
19:52 Gole sevinemeden GS'nin gol haberi geliyor. Şampiyonluk hayalleri 30 saniye sürüyor.
20:22 Sivas beklenen golü attı. Ama geç oldu. Yemeden atacaklardı. GS ile puan farkı bir.
20:26 Semih'le farkı ikiye çıkardık. Tamam artık bu maç bizim. Ama yetmiyor.
20:31 GS bir tane daha attı. Artık şampiyonlar ligini garantiledik. Ama şampiyonluk gitti.
20:37 Gereksiz bir gol yedik. Aman diyim. Yine laubalilikten maçı vermeyelim.
20:43 Şaban skoru belirledi.

Bu heyecandan ve bir bağırıp bir susmaktan sesim kısılmış. Heyecandan oldu herhalde, normal maçlarda bağırınca bişii olmuyordu. Bu kadar gitgel yaşamak yoruyor insanı.

Ayrıca dün akşam tribünlerde kendi aramızda bu yıl seviyesi, heyecanı yüksek maç seyretmekten psikolojik olarak yorulduğumuzu konuştuk. Hem takımın, hem tüm yönetimin hem de taraftarların bu konuda da bir kondüsyon kazanması gerekiyor. Bu yıl kondüsyonumuz yetmedi. Gelecek yıl önelemeleri geçip bu konuda bir aşama daha kaydedebileceğimiz için seviniyorum.

Bu yıl seyrettiğim Inter, PSV, Sevilla, Chelsea maçlarından aldığım keyfi tarif edemem. Bir futbol müşterisi olarak buyılki kombinemin karşılığını defalarca aldım.

Bu yıl bize yaşattıkların için tekrar çok teşekkürler Fenerbahçe.




Devamını okumak için...

25 Mart 2008

Koşuyorum

İnanamayacaksınız ama koşuyorum. Buralara yazıp rezil olmadan önce biraz alışayım dedim koşma işine. :) Artık zamanı geldi.

Bilirsiniz gaz adamımdır ben. İki senedir bir faydasını görmesem de yaptığım düzenli spor sırasında iki dakikadan fazla koşamıyordum. Millete bakıyorum tazı gibi maşallah. Dedim vardır bunun bir yolu yordamı. Biraz araştırdım. Koşu ile ilgili bayaa bi site falan buldum. Oradan yeni başlayanlar için programlar buldum. Yavaş yavaş gelişmeye başladı. Beş dakika on dakika derken önce yarım saate sonrada kırkbeş dakikaya çıkardım. Rekor 1 saat kesintisiz.

Gaza gelmemde ne büyük etken araştırmalar sırasında bulduğum Nike+ oldu. Önce ayakkabıyı nike+'a uygun olacak bi ayakkabı aldım. Air Pegasus. Ayakkabını içine konulan bir çip ipod'a takılan ufak bir cihazla haberleşiyor. İpod'da koşu bilgilerini depoluyor. Arada düğmesine basınca hız, süre, km bilgilerini falan da veriyor. Sonra bir ipod edindim nike+ kiti ile beraber.

Böyle ıvır zıvır, alet edevat işlerini sevdiğimden gaza geldim. Koşu için iyi de motivasyon oldu.

Bi ara evde ipod'a takılan aleti kaybettim. Kendime çok kızdım. (Zaten en çok kendime kızıyorum.) Bi düzenli işe yapamıyorum diye. Neyse Burcu sağolsun buldu da keyfim tekrar yerine geldi.

Koşuları blog sayfasında da yayınlayabiliyormuşum. Yan tarafa eklemeye çalıştım. Bakalım umarım çalışır.

Bu koşma işi ile ilgili bir hedef daha belirledim ama şimdilik açık etmeyelim :))
Devamını okumak için...