24 Ağustos 2006

Şapkadan kuş çıkmadı

Geçen hafta sonu Fenerbahçe Rizespor ile oynadı. Rize maça çıkarken "Fenerbahçe'ye Kiev karşısında başarılar dileriz" yazılı bir pankart ile çıktı ve tüm tribünlerden alkış aldı. Hatta benim daha önce şahit olmadığım bir şekilde fenerbahçe seyircisi tarafından tribünlere çağırıldılar. Kolay Rize maçında verilen pozisyonlar dün akşamki maç için hiç de olumlu sinyaller vermiyordu. "Bu pozisyonları Kiev yakalarsa bizi duman ederler" diye konuşmuştuk arkadaşlarla.
Nitekim; daha dördüncü dakikada ilk pozisyonlarını yakaladılar ve affetmediler. Maçın başından itibaren 12 numara görevini tam anlamıyla yaptı. Tribün şovu görülmeye değerdi. Ama sadece dört dakika sürdü. (Zaten iki maçta toplam şampiyonlar ligi heyecanımız dört dakika otuz saniye sürdü.) Sonra maçın kalanı ahlarla vahlarla geçti. Önceki senelerden hatırladığımız kendi futbolcusunu suçlama ve hatta ona küfür etme, umutsuzluk, yönetimi suçlama, alternatif takım kadroları kurmakla geçti zaman.
Bir radyo programında "hattrick"in kelime anlamı olarak "şapka numarası" olduğunu ve bir maçta üç gol birden atan futbolcunun neredeyse sihir gibi birşey yaparak şapkadan kuş çıkarttığını söylemişlerdi. (Gerçi wikipedia'nın ilgili kısmı farklı anlatıyor ama olsun.) Fenerbahçe'ye ilk maçtan sonra gereken bir "hattrick" idi. Olmadı. Şapkadan kuş çıkmadı.
"Kuş taşa denk gelir mi?" dedik ama herhalde şansımızı avrupada yanımızda götüremiyoruz.
Şapka demişken; dün akşam muhteşem gol atan, maç boyunca inanılmaz mücadele eden, maçın son yarım saatini sakat sakat oynayan ve ayrıca maç sonunda kendisine korner köşesinden koşup gelen çocuğa ilgi ve sevgi ile yaklaşıp o moralle terslemeden formasını hediye eden "Stephan Appiah"a şapka çıkartıyorum. Dün akşam Şampiyonlar ligi kalitesinde oynayan tek kişi oydu.

Hiç yorum yok: