13 Ağustos 2006

Bodrum

"Nasıl anlatsam? Nerden başlasam? Bodrum, bodrum"

Can'ı babaannesine ve Günseli'ye bıraktıktan sonra modaya uyup biz de Bodrum'a gidelim dedik. Asıl planda yurtdışı vardı ama kurlar tatil planı sıralarında uçunca rotamızı Bodrum'a çevirdik.

Daha fazla etrafta gezmek istediğimiz için küçük ama şirin bir butik otel aradık. İnternet ve "Küçük oteller Rehberi" sayesinde Su Otel'i bulduk.

Bodrum'um merkezinde sahilden ve otogardan beş dakika yürüme mesafesinde dar bir sokak içinde Su Otel.
İkişer odalı dört adet şirin Bodrum evinden oluşuyor. Ortada da küçük bir havuz var. Havuzun bir ucunda bar diğer ucunda da kahvaltı ederken bu fotoğrafı çektiğim üç tane masa var.
Tüm çalışanlar güler yüzlü ve yardımsever. Odaların içleri de sevimli renklerle döşenmiş. Otelle ilgili daha detaylı bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Arabasız olduğumuzdan her yere dolmuşlarla ulaştık. Deniz için ilk durak Türkbükü idi. Ben beğenmedim. Yanyana dizilmiş on kadar iskele üzerinde balık istifi güneşlenmek pek bana göre değilmiş. Bodrum'un heryerinde olduğu gibi deniz çok temiz ve biraz da soğuktu.
Akşam yemeği için Gümüşlük'teki Mimoza Balık restaurantı (restoranı) kesinlikle tavsiye ederim. Saatlerinizi ayarlayıp güneşin batışını burada izlemeye çalışın. İnanılmaz sakin bir koyda, denize sıfır ve yanında başka hiçbir tesis yok. Sanki köşenin arkasına saklanmış gibi. Dekorasyondaki titizlik tüm detaylarda kendini gösteriyor. Her ince ayrıntı düşünülmüş fakat hiç abartılmamış. Servis kusursuz. Ege insanının sıcaklığı hemen hissediliyor. Mezeler lezzetli idi. Balık olarak levrek buğulama yedik. Ben başka bir seçim yapın derim. Önceden rezervasyon şart. Yoksa deniz kenarında masa bulmak zor olabiliyor.
Plajklübü (Beach-club) olarak Yalıkavak'taki Xuma Beach hoşuma gitti. Arabasızsanız Yalıkavak merkezden taksi ile ulaşmak mümkün oluyor. Küçük bir koyu kapatmışlar. Civarında başka tesis yok. Giriş ücreti karşılığında içerde yiyecek içecek alışverişi yapabiliyorsunuz. Ufak, taşlık bir plajı var ama denize girmek için iskeleyi tavsiye ederim. Haftaiçi gitmemiz nedeniyle etrafta fazla insan da yoktu. Çimlerin üzerinde gölgede minderlere yayıldık. Tesisin için de basketbol potası, fittness salonu ve masaj imkanı var. Gider gitmez gençlerle beraber tek pota oynadık. Yemekler güzel. Self-servis olmasaydı daha iyi olabilirdi ama haftasonları çok dolu olduklarını söylediler; kalabalıkta servis yapmak zor olabilir. Restoran ve bar kısmı rahat döşenmiş. Tuvaletin üzerindeki hasırlar içeride hoş bir ışık yaratmış. "Birgün açık havada evim olursa bir yerini böyle yapayım" dedim kendime.
Denize girmek için diğer bir alternatif de günübirlik yapılan turlar. Doğu ve Batı olmak üzere iki farklı tur rotası var. Kooperatif bağlantıları olduğu için uygun fiyatlı ve beklentiye bağlı olarak düşük de olsa bir standardı var. Gidilen koylar ve deniz heryerde mükemmel. Turlara öğle yemeği dahil ama beklentinizi büyük tutmamak gerekir. Sabah 10-11 gibi çıkılıp 18-19 gibi dönülüyor. Her iki rotayı da en az bir kere görmek gerek.
Yandaki fotoğraf deniz konusunda bir fikir verebilir.
Bodrum kalesini dışarıdan herzaman Bodrum'u süsleyen güzel bir siluet ve konser mekanı olarak algılamıştım. İçerisindeki sualtı arkeoloji müzesi beni inanılmaz şaşırttı. Beklemediğim kadar profesyonelce hazırlanmıştı. Müze'ye giriş parasının dışında içeride de iki özel salon için ayrıca ödeme yapmanız gerekiyor. Ama inanın değiyor. Objelerin sunuş şekilleri ve bilgilendirme panoları başarılı. Ayrıca kalenin manzarası da çok güzel. Zindan'a oldukça fazla merdivenle iniliyor. Son zamanlarda tartışılan ""(tanrının olmadığı yer) yazısı dışında ilginç değil. yazıyı görmek istemiyorsanız inmeye değmez. Müze için ayırdığımız iki saatte tamamını gezemeden çıktık. Siz daha fazla zaman ayırın.
Bodrum'a giderken hayalimiz gece ünlü birilerini falan dinlemekti. Popüler olanlar genelde hafta sonlarına doğru sahneye çıkıyorlar. Hafta başında bu tarz bir eğlence ancak tesadüfle olabilir. Niyetiniz buysa dikket etmek gerekir.
Bodrum'un diğer tatil yörelerinden en farklı tarafı ise herhalde havası. Rutubetin az olması sıcaklığı hissetmemenizi sağlıyor.
Tüm betonlaşmaya ve istanbullaşmaya rağmen yine de gidilir.

Hiç yorum yok: