4 Temmuz 2006

Kayısı


"...Aspozan bağlarında kırmızı, sarı, müşmüş, beyaz, bey, sulu ve etli adları ile yedi çeşit sulu kayısı olur ki, bağdan şehre seleler ile güçlükle getirilir. Biraz incinse suyu kalmaz. Her bir kayısı kırk-elli dirhem gelir. Zerdalisinin hesabını Allah bilir. Çokluğundan pestil yapılıp diyar diyar yüklerle taşınır...." Evliya Çelebi, Seyahatname

Hafta sonu bahçedeki ağaçtan kayısı topladık. Toplarken, yani kayısıları dallarından koparırken farkettim ki olmuş ve tamamen sararmış-kızarmış kayısılar daha elime alıralmaz neredeyse kendilerini daldan aşağı bırakıyorlardı. Benim sadece tutmam yeterli oluyordu. Dalından koparmaya uğraştığım, henüz tam olmamışlar ve hala biraz yeşil olanlar ise ısrarla dallara tutunuyorlardı. Ne var bunda diyebilirsiniz. Ben kendimce herhangi birşeye hazır olmakla ilgili ders çıkardım.
Telaşlı ve sürekli birşeyler yapmaya çalışan bir insan olarak bilinçli bir şekilde tempomu düşürmeye çalışıyorum. Belki de yaşın etkisi. Kendime ve etrafıma daha fazla dikkat etmeye çalışıyorum. Kayısı toplarken çıkarttığım ders ise "hazır olana kadar bekle!" oldu.
Topladığımız yaklaşık 5 kg kayısıya ne mi oldu? Yine kendimi tutamadım ve herhade iki kilosunu yedim. :)
Bu arada ilgilenen olursa kayısı ile ilgili bilgiler buradan ve buradan edinilebilir.

Hiç yorum yok: